ATATÜRKE YAPILAN HAKARETİ KINIYORUZ PDF Print E-mail
Wednesday, 10 May 2017 10:59

Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk üzerinden yürütülen yıpratma kampanyaları ve şahsına yapılan hakaretler sabrımızı taşırmıştır. İşgal altındaki yurdumuzu harap ve bitap düşmüş bir toplumu tek yürek, tek bilek haline getirerek yedi düvele meydan okuyarak kurtarılmasına liderlik eden büyük önder, devletimizin kurucusu, ilk cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’e eleştiri sınırlarını aşan bu hakaretleri yapanları lanetliyor, bu ayıba sessiz kalan yetkilileri ÜLKÜTEK olarak kınıyoruz. Bunları yapanların yanına yaptıkları kar kalmamalıdır.

5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna 1, 2 ve 3'üncü maddelerine göre ve TCK'nın 125'inci maddesine göre suçlar işlenmiştir. Hem programın sunucuları hem de konuğu hakkında işlem yapılmalıdır. Ayrıca infial uyandırarak toplumu birbirine düşürme suçu da soruşturulmalıdır. Göstermelik soruşturmalarla olay geçiştirilmemelidir.


Atatürk’e yapılan hakaret ülkede büyük infial uyandırdı çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve kişi yaptıkları açıklamalarla bu terbiyesizliği kınadı.

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk yaptığı basın açıklamasında, son günlerde Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk üzerinden yürütülen spekülasyonlar ve şahsına edilen hakaretler hakkında bir basın açıklamasıyla değerlendirmelerde bulundu. "Anadolu’nun bağrından çıkıp harap ve bitap düşmüş bir toplumu tek yürek, tek bilek haline getirerek yedi düvele meydan okuyan ve haddini bildiren büyük önder, devletimizin kurucusu, ilk cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’e saygı ve eleştiri sınırlarını aşacak nitelikteki bu açıklamaları yapanları lanetliyor, bu ayıba sessiz kalan yetkilileri kınıyorum." diyen Genel Başkan, her ortamda Atatürk'e hakaret etmeyi marifet sayanların Türk milletinin evlatları olamayacağını ifade etti. Atatürk'e yapılan hakaretlerin temelinde Devletimizi itibarsızlaştırma girişimlerinin yattığını belirten Koncuk, "İçinde bulunduğumuz zaman ülkemizin her karış toprağını ve değerlerimizi yeniden Kurtuluş ruhu içinde, Devletimizin kuruluş prensipleri çerçevesinde müdafaa etmeyi zorunlu kılmaktadır." dedi.

Genel Başkan İsmail Koncuk açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Bugünlerde bir kısım kendini bilmez zevat özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı ve demokratik devletimizi borçlu olduğumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e adeta hakaret etme yarışına girişmişlerdir.

Binlerce yıllık vatanımızın düşman postalları altında ezildiği, altı yüz yıllık devletimizin paramparça edilerek emperyalistler tarafından paylaşıldığı, ordularımızın dağıtıldığı, dönemin başkenti İstanbul’un işgal altında bulunduğu, padişahın ise doğal olarak tecrit altında tutulduğu bir dönemde Anadolu’nun bağrından çıkıp harap ve bitap düşmüş bir toplumu tek yürek, tek bilek haline getirerek yedi düvele meydan okuyan ve haddini bildiren büyük önder, devletimizin kurucusu, ilk cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’e saygı ve eleştiri sınırlarını aşacak nitelikteki bu açıklamaları yapanları lanetliyor, bu ayıba sessiz kalan yetkilileri kınıyorum.

Maalesef bir asır önce yaşadığımız, dedelerimizden dinlediğimiz gerçek hikâyeleri bizlere mistik bir masal gibi sunan, hatta “Kurtuluş Savaşı hiç olmamıştır; 1923 yılında millete darbe yapılmıştır” gibi söylemlerle milletimizi köklerinden uzaklaştırmaya çalışan bu çarpık anlayışın ucu, sonunda canla, başla, kan dökerek can vererek elde ettiğimiz özgürlüğümüzün ve kurduğumuz devletimizin mimarlarının özel hayatları üzerinden itibarsızlaştırılması girişimlerine kadar ulaşmıştır.

Son dönemlerinde neredeyse girdiği bütün savaşlardan yenilgiyle ayrılmış, yok olmak üzere olan bir toplumun, küllerinden yeniden doğmasını sağlayarak devrin en müthiş ordularına diz çöktüren bir kahramana karşı, devletimizin içinde bulunduğu şu kritik süreçte bile böylesine rövanşist bir yaklaşım içine girenler asla bu ülkenin evlatları olamazlar. Onlar olsa olsa İzmir’de denize dökülen, Galata Limanı’ndan ardına bakmadan kaçan, Gaziantep’te, Kahramanmaraş’ta, Şanlıurfa’da bu milletin gerçek evlatlarından dersini alan işgalci, emperyalistlerin ardında bıraktığı gayri meşru kırıntılarıdır. Bunlar, duruma ve güce göre yer ve şekil değiştiren, bazen milliyetçi geçinen, gerektiğinde yeni Osmanlıcı, sözde İslamcı ama gerçekte mandacı anlayışın temsilcileridir.

Bu nedenledir ki, bu işgalcilerin kripto tohumları; Anadolu’yu düşman postalından kurtaran, bu millete öz benliğini hatırlatan, özgürlüğünü ve bağımsız, demokratik cumhuriyeti armağan eden Atatürk’ten nefret ederler. Ruhlarını satılığa çıkarmış, kalemlerini kiraya vermiş, zoru gördüğünde kılık değiştirerek fare deliğine saklanmayı, uygun ortam bulduğunda deliğinden çıkarak topluma nifak sokmayı karakter edinmiş bu anlayış, “Türk’ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir! O halde ya istiklâl ya ölüm!” diyen yüce değerleri anlayamaz.

İşgal günlerinde düşman saflarında yer alıp nemalanmaya, zafer günlerinde ellerinde bayraklarla sokağa çıkıp kendilerine yer edinmeye çalışan menfaatperverler; Ankara’da yokluk içinde mücadele edilemeyeceğini iddia ederek geri dönmek isteyenlere “İşittim ki bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyormuş. Ben kimseyi zorla Milli Meclis'e davet etmedim. Herkes kararında hürdür; bunlara başkaları da katılabilir. Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Arzu ederseniz hepiniz gidebilirsiniz. O takdirde asker Mustafa Kemal, mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, Elmadağ’ına çıkar, orada tek kurşunu kalıncaya kadar vatanı müdafaa eder, kurşunları bitince aciz vücudunu bayrağına sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanını mukaddes bayrağına içire içire tek başına can verir. Ben buna ant içtim.” diyen koca yürekli vatanperverleri anlayamaz.

Altı yüz yıllık koca imparatorluğu bitiren, ülkeye düşman askerlerini yığan, son vatan toprağı Anadolu’yu düşmana teslim eden Sevr’e tek kelam etmeyen kerameti kendinden menkul bu şahsiyetler; Türk milletinin, evlatlarının ana karnında doğranmasına, kadınlarının namusunun çiğnenmesine, ezanların susmasına, camilerin yakılmasına, minarelerin yıkılmasına, bayrağının indirilmesine karşı kıyama durarak asrın en büyük denilen devletlerini dize getirmesini içlerine sindiremez.

Tam 94 yıldır Kurtuluş Savaşımızı bir türlü kabullenemeyen, için içten içe ağıtlar yakan, Devlete olan kinini 80 yıl önce vefat etmiş bir şahsiyetin arkasından spekülasyonlar yaparak kusan bu zevatın “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen birini sevmesi mümkün değildir.

Hayatı boyunca bir mazluma sahip çıkmamış, bir adaletsizliğe başkaldırmamış, bir haksızlığı dile getirme cesareti gösterememiş karakter yoksunlarının; ömrü savaş meydanlarında geçmiş, en çetin şartlarda metanetini ve soğukkanlılığını koruyarak olmazı olur kılmış birinin, bir iğde ağacı için döktüğü gözyaşındaki insanlığı anlamaya kapasitesi yeterli gelmez.

İçinde bulunduğumuz zaman ülkemizin her karış toprağını ve değerlerimizi yeniden Kurtuluş ruhu içinde, Devletimizin kuruluş prensipleri çerçevesinde müdafaa etmeyi zorunlu kılmaktadır. Bugün vatanımızı bölmek, Türk adını bu topraklardan kazımak isteyenler, bu Devletin kurucularına saldırarak önce onları sonra da Devletimizi itibarsızlaştırma peşinde koşmaktadırlar.

Sayısız şehit kanları ile sulanmış bu topraklar üzerinde kurduğumuz Devletimiz bizim en değerli varlığımız, Devletimizin kurucuları bizim gözümüzde muteber, saygıdeğer, kıymetli şahsiyetlerimizdir. Bu erdemli Devleti, demokrasimizi ve Cumhuriyetimizi bizlere hediye eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanı, milleti, ülkesi ve namusu için canlarını vermekten çekinmeyen gazi ve şehitlerimize bir kere daha minnetlerimizi ifade ediyoruz.

Türkiye Kamu-Sen olarak “Sahip olduğu bütün değerleri ona borçlu olan, onun kurduğu ülkede yaşama imkânı elde etmiş, onun getirdiği özgürlükler sayesinde bugün olur olmaz her yerde ahkâm kesebilen bu nankörlerin; “Hürriyet ihtimal ki zorla tesis olunur; fakat herkese karşı tolerans göstermekle muhafaza edilir.” sözüyle ifade ettiği hoşgörüyü de ekleyerek gerçekleştirdiği bir devrimi, çağları aşan bir şahsiyeti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlaması, ona ve miras bıraktığı değerlerine sahip çıkması mümkün değildir. Anlamadılar, anlayamazlar, anlayamayacaklar… Çünkü çapları yetmez!” diyoruz.

Tarihçi kılığı altında Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e TV kanallarından ve dergi sayfalarından hakaret eden Mustafa Armağan'a bir yaptırım da Nezih Kırtasiye'den geldi.

Nezih Kırtasiye, TrBoykot isimli hesabın, geçmişte FETÖ’yü de övdüğü ortaya çıkan Mustafa Armağan’ın yönetiminde yayınlanan ‘Derin Tarih’ dergisiyle ilgili çağrısına olumlu cevap verdi. “Derin Tarih isimli dergi müsveddesini raflarınızdan indirmenizi rica ve talep ediyoruz” şeklinde sosyal medyadan atılan mesaja cevap veren Nezih Kırtasiye, “İlgili dergi bugün itibariyle raflarımızdan kaldırılmaktadır. Geri bildiriminiz ve hassasiyetiniz için teşekkür ederiz” dedi.

FETÖ’YÜ ÖVMÜŞTÜ

Daha önce FETÖ’yü öven kitaplarda da imzası bulunan Mustafa Armağan, TVNet’te yayınlanan ‘Derin Tarih’ isimli programda, Süleyman Yeşilyurt ve Yavuz Bahadıroğlu isimli sözde tarihçilerle Mustafa Kemal Atatürk’ün, manevi kızı Afet İnan ile ilişkisi olduğu yönünde imalarda bulunmuş ve infial yaratmıştı.

O ATATÜRK DÜŞMANINI ÜNİVERSİTEYE SOKMADILAR

İstanbulda öğrenciler , Atatürk düşmanı tarihçi Mustafa Armağan'ı İstanbul Üniversitesi'ne sokmadı.

Öğrencilerin protestosu üzerine Mustafa Armağan'ın İSTANBULFEST kapsamında yapacağı söyleşisi iptal edildi. eylemde “Atatürk Düşmanı Mustafa Armağan Üniversiteye Giremez'', “Fetullah Gülen'in ‘Aslanı' Mustafa Armağan Üniversiteden Defol!'', “İstanbul Üniversitesi'ne Atatürk Düşmanları Giremez'' yazılı pankartları açtı.

Tarihçi İlber Ortaylı, sözde tarihçi Mustafa Armağan'ın Atatürk'ü ve Afet İnan'ı hedef alan sözlerine sert tepki gösterdi.

Sözde tarihçi Mustafa Armağan, TVNet’te yayımlanan ‘Derin Tarih’ isimli programda, Mustafa Kemal Atatürk’ün, manevi kızı Afet İnan ile ilişkisinin olduğunu ima etmişti. Armağan'ın sözlerine büyük tepki yağdı. Tarihçi İlber Ortaylı, Armağan'a çok sert sözlerle yanıt verdi. Ortaylı şunları söyledi:

"Mustafa Armağan, kendi etnik kökeni yüzünden etnik milliyetçilik yapıyor.

Normal bir adam Kazım Karabekir’le Mustafa Kemal’i ne diye düşman gibi gösterir. Ne derdin var İstiklâl Harbi komutanlarıyla. Rahat bırakın İstiklâl Harbi komutanlarını.

CAHİL ADAMLAR...

Kimse bunlara bir şey demiyor. Mahallenin delisi gibi ben çıkıp söylüyorum.

Herif kendine göre tarihi çarpıtıyor. Bunlar cahil adamlar, ne bilirler tarihi. Bi bok bildikleri yok. Ne okuyacak ne bilecek. Allah’ın hödüğü suratına baksan halde turp sattırmazsın.

Hepinizi ananız babanız üniversitelerde okutmuş. Dünya tarihini okuyacak kapasiteniz var. Birinci Dünya Harbi'nden sonraki İtalya’yı, Fransa’yı, Balkanları okuyacak kaynaklarınız var. Bunlara cevap da verilir ama böyle şey olur mu?"

AFET İNAN'I TANIDIM DÜNYA TATLISI BİR HOCAYDI

"Afet İnan’a çok ayıp edildi. Afet Hanım hem benim hocamdı hem de çocukları arkadaşım olduğu için gider gelirdik. Ben dünyada bu kadar terbiyeli, seviyeli, mütevazi, herşeyi gayet güzel anlatan şekerler şekeri bir hoca görmedim. Üniversitedeki çok insandan daha cesurdur. Gadre uğrayan insanları kendi kürsüsüne alır korur. Kaç tane böyle isim var. Şerafettin Turan (Atatürk'ün Türk Dil Kurumu'nun son başkanı) bunlardan biri.

Çok şeker bir kadıncağızdı, Allah rahmet eylesin. Her bakımdan mükemmeldi. Bir kere kadın yaşlanmasını bilen nadir Türk kadınlarındandı. Aynı şekilde Sabiha Gökçen de öyleydi.

HANGİ ÜNİVERSİTENİN AKLINA GELİR MUSTAFA ARMAĞAN'I ÇAĞIRMAK

(Mustafa Armağan’ın İstanbul Üniversitesi’ne konuşmacı olarak davet edilmesi)

Dünyada hangi üniversitenin hangi fakültenin aklına gelir Mustafa Armağan’ı tarih konuşturmak için oraya çağırmak. Böyle birşey yok. Harvard’da bir günde yüzlerce seminer olur. Tarih fakültelerinde, fizik fakültelerinde olur, her şey olur ama hepsinde bir kalite olur. Hepsi aynı ayarda değildir ama bir mantığı vardır çağırmalarının. Burada yok. Onu kim niye çağırıyor?

ZÜBEYDE HANIM'A TERBİYESİZLİK YAPAN HAYVANDIR

(Nur Cemaati’nin ‘Okuyucular’ kolu hocalarından olduğu belirtilen Hasan Akar’ın Atatürk’e ve annesi Zübeyde Hanım için söylediği sözler üzerine)

Bu Nurcuları efendi bilirdim. Okumuyorlar ‘okuyucu’ adını almışlar. Çok büyük terbiyesizlik. Zübeyde Hanım’a bunları diyen hayvandır."

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, "Tvnet'te yayınlanan Derin Tarih adlı programda Atatürk'e hakaret edildiği iddiası üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma başlatıldı" denildi.

CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer, programda 5 bin 816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna 1, 2 ve 3'üncü maddelerine göre ve TCK'nın 125'inci maddesine göre suçlar işlendiğini belirterek, hem programın sunucuları hem de konuğu hakkında Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer, Atatürk'e, eşine ve manevi kızına büyük hakaret edildiğini belirterek, "Cumhuriyeti ve onun değerlerini yok etmeye çalışan bu insanlara gereken cevabı insanlarımız verecektir.

Ayrıca yargı önde de hesap vermeleri için bugün Mustafa Armağan, Yavuz Bahadıroğlu ve Süleyman Yeşilyurt hakkında Manisa Adliyesi'nde Suç duyurusunda bulundum. RTÜK'e de gerekli şikayetimi yaptım" dedi.

CHP Genel başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU yaptığı açıklama ile olayları içime sindiremiyorum dedi; Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

"BUNLAR İNSAN DEĞİL"

"Öldüğünde bütün malvarlığına Türkiye Cumhuriyetine bıraktı. Bütün dünya kendisine saygı duydu. Düşmanları bile onu Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi. Bu kadar değerli, bu kadar onur ve gurur duyduğumuz bir insan. Daha 1921 yılında Çocuk Esirgeme Kurumu'nu kurarken, sosyal devletin temellerini atıyordu. Bazı televizyon kanallarında yapılan çirkefliği içime sindiremiyorum. Nasıl bir anlayışki bu Derin Tarih diye başladıkları, onursuz insanların çıkıp Atatürk'ün, Afet İnan'ı, annesini karalamalarını içime sindiremiyorum. Bunlar insan değil. Onurdan yoksun şereften yoksun. Oturmuşlar, Gazi Mustafa Kemal'i, Afet İnan'ı kötülüyorlar. Nasıl yaratıklar bunlar insan değildir"

Genel Yayın Yönetmeni, Atatürk düşmanı tarihçi Mustafa Armağan olan Derin Tarih Dergisinin skandal kapağı büyük teki çekti. Derginin kapağında Latife Hanım'a ait olduğu iddia edilen bir resim ve 'Kemal paşa çakma Napolyon'dur" başlığı yer aldı.

Ciddi maddi bütçelere gerektiren belediye otobüsleri ve metrolara ücretsiz reklamlarının basıldığı Derin Tarih dergisinin birçok AKP'li belediye tarafından topluca alındığı bilinen Genel Yayın Yönetmeni, Atatürk düşmanı tarihçi Mustafa Armağan olan Derin Tarih dergisi skandal bir kapakla okuyucularının karşısına çıktı. OdaTV'nin haberine göre, "Latife Hanım'ın 91 yıldır gizlenen mektubu, 'Kemal paşa çakma Napolyon'dur" başlığıyla çıkan dergiye ise tepki çığ gibi büyüyor. Amacının "ortalığı karıştırmak" olduğu yorumlarının yapıldığı dergi kapağını ise Armağan, "Tarihe düşen bomba" etiketiyle hazırladı. Peki kim bu her daim Atatürk'e saldıran Mustafa Armağan?Fethullah Gülen ile ilgili övgü dolu sözler içeren kitaplar yazmasıyla tanınan Mustafa Armağan, Cemaat'in önemli yazarlarından biri olan Ali Ünal ile birlikte 1999 yılında "Medya Aynasında Fethullah Gülen (Kozadan Kelebeğe)" adlı kitabı hazırladı. Kitap, yine Cemaat'in kurduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından basıldı.2000 yılında ise bu kez, Gülen için yazılan yazıların derlendiği "Diyaloğa Adanmış Hayat" kitabını hazırladı. Bu kitap da yine Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından basıldı.

 

Last Updated ( Wednesday, 10 May 2017 11:09 )
 
bayrak2.gif

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Anket

Sitemizin son hali hakkındaki görüşünüz:
 

Free template 'Feel Free' by [ Anch ] Gorsk.net Studio. Please, don't remove this hidden copyleft!